SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLARI

Sözcükte Anlam Olayları

    Bir önceki konumuzda sözcükte anlam konusunun temel öğelerini incelemiştik. Kelimelerin cümle içerisinde sanatsal olarak kazandıkları anlamsal olaylar bu başlık altında değerlendirilir. Sözcükte anlam olayları konusu altında mecaz- mürsel, deyim aktarması, dolaylama, güzel adlandırma, somutlaştırma, tariz ve kinaye başlıkları incelenecektir.

Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel)

        Bir kelimenin benzetme amacı olmadan başka bir kelimenin yerine kullanılmasıdır. Mecaz-ı Mürsel’de benzetme yoktur ancak anlam ilgisi vardır.

      a) Parça-Bütün ilişkisi


  • Uçak Kastamonu’dan (Kastamonu Havaalanından) kalktı.
  • Gemi İstanbul’a (İstanbul limanına) vardı.

       b) İç-Dış ilişkisi


  • Kova (kovanın içindeki şey) yere döküldü.
  • Soba (sobanın içindeki kömür) alev alev yanıyor.

     c) Soyut-Somut ilişkisi


  •  Bu kafa (düşünce) ile bir yere varamazsın.
  • Aşkının (sevdiği insan) gelmesini bekliyordu.

     d) Sanatçı-Eser ilişkisi


  • Teoman’ı (şarkılarını) sık sık dinlerim.
  • Necip Fazıl’ı (eserlerini) okumak ayrı bir keyif veriyor.

      e) Yer-İnsan-Yönetim ilişkisi


  • Sungurlu’nun köyleri (köydeki insanlar) besi hayvancılığıyla yaşamını sürdürür.
  • Pentagon (Amerikan hükümeti) bu duruma karşı sessiz kaldı.
  • Doğu (doğu ülkeleri) bu savaşa karışmayı düşünmüyor.

      f) Alet-İnsan ilişkisi


  • Bu gazetede çok değerli kalemler (yazarlar) var.
  • Fenerbahçe’ye sağlam bir ayak (futbolcu) geliyor.

Deyim (Anlam) Aktarması

        Bir kelimenin, benzetme ile başka bir kelimenin yerine kullanılması deyim aktarması adı verilir. Deyim aktarması, istiare ya da eğretileme olarakta ifade edilir. 

        Deyim aktarması dört başlıkta ifade edilir.

     a) İnsandan Doğaya Aktarma (Kişileştirme)

        İnsana ait bir özelliğin, İnsanın dışında doğada bulunan başka varlıklara aktarılmasına kişileştirme denir.

Bu duruma örnek vermek gerekirse;


  • Akşamın hüznü üzerime çöktü.
  • Dağlar bile yorgun zamana karşı.
  • Hayvanlar birbirleriyle fısıldaşıyorlardı.

         Yukarıdaki cümlelerde geçen “hüzün”, “yorgun” ve “fısıldaşmak” sözcükleri insana özel terimler olmasına karşın doğadaki diğer varlıklara aktarılmışlardır.

     b) Doğadan İnsana Aktarma

        Kişileştirmenin aksine doğada bulunan varlıklara ait terimlerin insana aktarılmasıdır.

Örneğin;


  • Sinirlenince bana kükredi.
  • Bu kadar sert olmanızı doğru bulmuyorum.
  • Patron herkese gürledi.

        Yukarıdaki cümlelerde geçen “kükremek”, “sert” ve “gürlemek” sözcükleri doğaya özel terimler olmasına karşın insana aktarılmışlardır.

     c) Doğadan Doğaya Aktarma

        Doğada bulunan bir özelliğin yine doğada bulunan başka bir varlığa aktarılmasıdır.

Örneğin;


  • Bahar filizlenmeye başladı.
  • Deniz kaynıyor bugünlerde.

        İlk cümlede baharın gelişi doğaya ait bir terim olan “filizlenmek” sözcüğüyle ifade edilmiştir. 

        İkinci cümlede ise denizde oluşan dalgalar yine doğaya ait bir terim olan “kaynamak sözcüğü ile ifade edilmiştir.

     d) Duyular Arası (Duyudan Duyuya) Aktarma

        Bir duyu ile ilgili bir kavramın başka bir duyuya aktarılmasına duyular arası aktarma denir.

Örneğin;


  • Sert tavrıyla herkesi kendinden soğuttu.

Yukarıdaki cümlede sert” sözcüğü dokunma duyusu olarak, “tavır” sözcüğü ise hareket, davranış anlamında görme duyusu olarak ifade edilir. Bu iki sözcük arasında duyusal aktarım vardır.

  • Aralarında tatsız bir konuşma yaşandı.

Yukarıdaki cümlede ise tatma duyusu ile duyma duyusuarasında bir aktarım söz konusudur.


Dolaylama

        Tek bir sözcük ile açıklanabilecek bir terimin, birden fazla sözcük kullanılarak anlatılmasına dolaylama adı verilir.

Örneğin;


  • Erzurum – Doğunun Yıldızı
  • Mekke – Kutsal Topraklar
  • Mars – Kızıl Gezegen

Güzel Adlandırma

         Akla gelince üzüntü, korku, irite olma, tiksinti gibi güzel olmayan duygular hissettiren kavramların, olumlu, güzel ya da kötü çağrışım oluşturmayan sözcükler ile anlatılmasına güzel adlandırma adı verilir.

Örneğin;


  • kilolu – balık etli
  • cin – üç harfli
  • ölmek – hakkın rahmetine kavuşmak
  • özürlü – engelli

Somutlaştırma (Somutlama)

        Soyut terimleri somut sözcüklerle anlatmaya somutlaştırma adı verilir. Somutlaştırma yaparken somut özellikler soyut terimlere aktarılır.

Örneğin;


  • Aklı bir karış havada.

Yukarıdaki cümlede “bir karış havada” söz öbeği “dalgın” kavramını görünür yapmak için kullanılmıştır.

  • Bu yıl Oscar töreni yıldızlar geçidi gibiydi.

Bu cümlede ünlü oyuncu camiası “yıldızlar geçidi” sözcükleri ile somutlaştırılmıştır.


Dokundurma (Tariz)

        Bir sözcüğün normalde ifade ettiği anlamı yerine, cümle içinde tam karşıtı anlamını sağlayacak şekilde kullanılmasına dokundurma adı verilir.

Örneğin;


  • Doktorun yazısı o kadar düzgündü ki hiç birimiz okuyamadık.
  • Argümanı çok sağlamdı, çürütmemiz on saniye aldı.
  • Mülakat çok basitti, hiç kimse geçemedi.

Kinaye

        Bir sözcüğü cümle içerisinde hem gerçek hem de mecaz anlamda kullanmaya kinaye denir. 

Örneğin;


  • Bu uğurda ne ocaklar söndü. (Hem ateş yakılan yer hem de aile anlamında kullanılmış.)
  • Üzerimdeki yükün altında eziliyorum.  (Hem ağırlık hem de sorumluluk anlamında kullanılmış)
  • Ne ekersen onu biçersin. (Cümle hem gerçek anlamda, hem de davranışın karşılığını görme anlamındadır.)

Sözcükte anlam olayları dersimiz burada sona eriyor. Bir sonraki dersimiz söz öbekleri başlığında görüşmek üzere, hoşçakalın.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz