Bir önceki başlıkta “Noktalama İşaretleri” konusunu işlemiştik. Anlatım Bozuklukları konusu ise bu başlık altında incelenecektir.
Anlatım Bozuklukları ile ilgili olarak, her yıl sınavda ortalama 4 soru çıkmaktadır.
ANLATIM BOZUKLUKLARI
Anlatım, bir konunun, düşüncenin ya da duygunun yazılı veya sözcüklerle ifade edilişidir. Anlatımın düzgün olması için cümlenin duruluk, ifadede açıklık ve anlatımda doğruluk gibi özelliklere sahip olması gerekir. Bu özellikleri aşağıda inceleyelim.
ANLATIM ÖZELLİKLERİ
1) Duruluk
Cümle içerisinde fazlalık olarak nitelendirilebilecek ek, sözcük bulunmamalıdır. Duru bir cümleden sözcük çıkarılamaz.
- Öğretmen, başı dönen öğrenciden uzanıp yatmasını istedi.
Yukarıda belirtilen cümle duru bir cümle değildir. Çünkü “uzanmak” ve “yatmak” eylemleri aynı anlamda kullanılmıştır. Cümlenin doğru hali:
- Öğretmen, başı dönen öğrenciden uzanmasını istedi.
2) Açıklık
Cümledeki anlatımın tüm okuyucular tarafından aynı şekilde anlaşılmalıdır. Örneğin:
- Küçük bahçeye doğru koşmaya başladı.
Yukarıdaki cümle açık bir cümle değildir. Çünkü bu cümleden iki ayrı anlam çıkartılabilir. Birincisi, küçüğün (çocuk) bahçeye koştuğunu, ikincisi ise küçük bir bahçeye doğru koşulduğu anlamına ulaşılır. Bu durum anlatım bozukluğuna sebep olmaktadır. Cümledeki bozukluk, “küçük” kelimesinden sonra araya virgül getirilerek düzeltilir.
3) Anlatımda Doğruluk
Cümlede anlatımın doğru aktarılabilmesi için, cümle içerisindeki öğelerin eksiksiz ve yerinde kullanılması gerekir. Örneğin:
- Ona dikkat ediyor, her zaman kolluyoruz.
Yukarıda geçen cümlede, virgülden sonra “ona” dolaylı tümleci gelmesi gerekir. Cümlede tümleç eksik kaldığı için cümle doğru değildir. Bu nedenle anlatım bozukluğu oluşmuştur. Cümlenin doğru yazılışı ise:
- Ona dikkat ediyor, onu her zaman kolluyoruz.
A) SÖZCÜK DÜZEYİNDE ANLATIM BOZUKLUKLARI
Sözcüklerin hatalı kullanılması nedeniyle ortaya çıkan anlatım bozukluklarını maddeler halinde sıralayalım:
- Kelimelerin cümle içerisinde gereksiz kullanılması
- Yazılışı birbirlerine yakın veya aynı kökten gelen sözcüklerin karıştırılması
- Sözcüğün veya söz öbeğinin cümle içinde yanlış yerde olması
- Anlam bakımından çelişkili ifadelerin aynı cümle içerisinde kullanımı
- Konu ile tutarsızlık gösteren söyleyişlerin cümlede bulunması
- Cümle içerisinde anlam belirsizliği olması
- Deyimlerin uygun ifade edilememesi
- Kelimelerin yanlış yapılandırılmış olması
1) Gereksiz Sözcük Kullanımı
Bir cümlede gereksiz olduğu halde fazladan sözcük kullanılırsa bu durum anlatım bozukluğu oluşturur. Gereksiz sözcüğü tespit edebilmek için cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamında daralma ya da bozulma olup olmadığına bakılır.
Gereksiz sözcük kullanımı altı farklı durumda gerçekleşir:
a) Eş anlamlı sözcükler cümle içerisinde bir arada kullanılıyorsa anlatım bozukluğu oluşur:
- Odasına girince hemen anında bilgisayar başına oturdu.
b) Cümle içerisinde aynı anlamı vurgulayan kelime ya da ekler gereksiz kullanım oluşturur:
- Belki yaşanması muhtemel bu durumun önüne geçebiliriz.
- Bayburt’ta aşağı yukarı dört yıl kadar yaşadım.
c) Koşul ekleri (-se, -sa) ve koşul bildiren kelimeler birlikte kullanılmaz. Kullanılırsa anlatım bozukluğu oluşur:
- Eğer erken yatsaydın uykunu almış olurdun.
d) Cümle içerisinde yardımcı eylemlerin (etmek, yapmak, olma) gereksiz kullanılması anlatım bozukluğuna sebep olur:
- Hiç boşuna ümit etme. (ümitlenme)
- Araba arıza yaptı. (arızalandı)
e) İyelik zamiri (benim, kendimin) ve iyelik eki (-ım, -im) cümle içerisinde birlikte kullanılamaz. Kullanıldığında anlatım bozukluğu oluşur:
- Bahçedeki çiçeklerim benim çiçeklerimdir.
- Benim aracım var.
f) Türkçede benzer anlam belirten sözcükler aynı cümlede birlikte kullanılamazlar. Bu sözcük çiftlerine örnek verelim:
- henüz – hâlâ
- sadece – ancak
- önce – ilk
- daha – yeni
- daha – henüz
- -de – ne de
- sanki – gibi
- Başvuru için ilk önce ben gelmiştim.
- Daha yeni yemek yedim.
- Sana bu görevi ancak sadece kendini kanıtlarsan verebiliriz.
- Sanki bu durumun üstünü örtecekler gibi.
- Bu kaba davranışlarını görsem de yine de seni seviyorum.
g) Fiilimsilerden önce ya da sonra gelen sözcükler gereksiz olarak kullanılıp anlatım bozukluğuna yol açabilir:
- Borcunu ödemediğinden dolayı haciz gelmiş.
- Bunu başarmak sandığın kadar pek kolay değil.
Örnek – 1
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A) Kim bakar bana bu yaştan sonra?
B) Gerçek şair olmanın yolu kendini tanımaktan geçer.
C) Onun buluşmaya gecikmesi bizim bütün planlarımızı bozdu.
D) Odanın içerisine güzel, hoş bir koku yayıldı.
E) Sen ki yılların fatihisin.
2) Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanımı
Sözcüklerin cümle içerisinde olması gereken yerde kullanılmaması belirgin bir anlatım bozukluğuna yol açar. Örneğin:
- Şimdi restorana girdim. (Yanlış)
- Restorana şimdi girdim. (Doğru)
- Domates, çok buzdolabında beklediği için çürümüş. (Yanlış)
- Domates, buzdolabında çok beklediği için çürümüş. (Doğru)
- Teker teker bakacağız çaresine. (Yanlış)
- Çaresine teker teker bakacağız. (Doğru)
- Oldukça sıcaktı içerisi. (Yanlış)
- İçerisi oldukça sıcaktı. (Doğru)
3) Mantık, Sıralama Hatası
Cümlede anlatılan olay örgüsünün sıralamasında hata yapıldığında mantık hataları oluşur. Örneğin:
- Bu yaptığı yüzünden onu işten atarlar, hatta uyarı verirler.
Yukarıdaki cümlede mantık hatası mevcuttur. Çünkü işten atılmak, olabilecek en son sonuçtur. Ancak uyarılma eylemi işten atılmadan önce gelir. Bu nedenle cümlenin doğru hali aşağıdaki gibi olur:
- Bu yaptığı yüzünden ona uyarı verirler, hatta işten atarlar.
Başka bir örnekle devam edelim:
- Aramayı eve gelmeden önce mi sonra mı yaptınız?
Yukarıda geçen cümlede eksik öğe kullanımından dolayı sıralama hatası oluşmuştur. Cümlenin doğru hali:
- Aramayı eve gelmeden önce mi, eve geldikten sonra mı yaptınız?
Örnek – 2
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Geçmişte hepimiz bu tür hatalar yaptık ama hiçbirimiz yılmadık.
B) Başta Türkiye’nin tüm şehirleri olmak üzere, Ankara ve İstanbul’da konser vereceğiz.
C) Roman, anlatımına yeni doğmuş bir bebeğin gözünden başlıyor.
D) Birbirimizi ömür boyu seveceğiz.
E) Bana söylediklerin doğru mu?
4) Anlamca Çelişen Sözcüklerin Beraber Kullanımı
Paragraf ya da cümle içerisinde, aynı konuya bağlı ancak anlamca çelişen sözcüklerin birlikte kullanımı anlatım bozukluğu yaratır. Örneğin:
- Kayıp köpeğini yaklaşık tam üç gündür arıyor.
Cümlesinde “yaklaşık” sözcüğü bir ihtimali belirtirken, “tam” sözcüğü ise kesinlik yargısı taşır. Bu nedenle iki sözcükten biri cümleden çıkarılmalıdır.
- İşten gelir gelmez yatağına yavaşça uzanıverdi.
Yukarıdaki cümlede “yavaşça” sözcüğü uzanma eyleminin yavaş bir şekilde gerçekleştirildiğini belirtirken “uzanıvermek” sözcüğü eylemin çabucak gerçekleştirildiğini belirtir. Bu durum anlamca çelişkiye neden olur. Bu nedenle “uzanıverdi” yerine “uzandı” sözcüğü kullanılmalıdır.
NOT: Anlamca çelişen sözcükler ile ilgili anlatım bozuklukları, çoğunlukla aynı yargıya bağlı “kesinlik-ihtimal” bildiren sözcüklerin birlikte kullanımından kaynaklanır.
Örnek – 3
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu mevcuttur?
A) İpe sapa gelmez şeylerle uğraşıyorsun.
B) Bu yarışı kesinlikle kazanacağım.
C) Kuşkusuz o da geçer puan almayı istiyordur.
D) Yazının taslağını masama bırakır mısın?
E) Otomotiv sektörü ivme kaybetti.
5) Sözcüğün Yanlış Anlamda Kullanımı
Bir diğer adıyla “Birbirleriyle Karıştırılan Sözcükler“, yazım ya da anlam benzerliğine sahip sözcüklerinin, cümle içerisinde karıştırılarak birbirlerinin yerine kullanılmasıdır. İki sözcük, farklı anlamları ifade ettiğinden dolayı bu durum anlatım bozukluğuna sebep olur. Örneğin:
- Aldığı maaşı küçümsüyor. (azımsıyor)
Bu cümlede geçen “küçümsemek” sözcüğü dikkate almamak, tehdit olarak görmemek anlamı taşır. Bu sözcüğün yerine az bulmak anlamına sahip olan “azımsamak” sözcüğü kullanılmalıdır.
- Sayende sırılsıklam oldum. (Senin yüzünden)
Bu cümlede ise “sayende” kelimesi olumlu anlam içerir ancak cümledeki yargı olumsuzluk bildirir. Bu nedenle bu sözcük yerine “yüzünden” sözcüğü kullanılmalıdır.
Diğer örneklerle devam edelim:
- Boş geçecek olan bu süreci iyi değerlendirmelisin. (süreyi)
- Yaşadığımız bu süreçte etken bir rol oynadın. (etkin)
- İş başvurunda bana referans olacak bildiğin kimse var mı? (tanıdığın)
- Bu işi de tükettik. (bitirdik)
- Projeyi batırma şansı oldukça yüksek. (riski)
- Asitli içecekler tüketmek, uzun vadede fayda değil, zarar sağlar. (verir)
- Söylemleri, halk arasında isyan çıkmasını sağladı. (yol açtı)
Örnek – 4
Aşağıdaki cümlelerden hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A) Yaşlılara karşı hoşgörülü olmak önemlidir.
B) Beni şaşırtmaya devam ediyorsun.
C) Böyle davranışlar sergilemesi kendini küçük düşürmesine sebep oluyor.
D) Bu işi almamıza neden olduğun için sana minnettarız.
E) Sergilediği eseri görenler şaşkınlıklarını gizleyemediler.
6) Deyimlerin Ve Atasözlerin Yanlış Kullanılması
Deyimler ve atasözlerini oluşturan sözcükler değiştirilemezler. Çünkü bu cümleler geçmişten günümüze kalıplaşmıştır. Bu nedenle, atasözleri ve deyimlerin içerisinde bulunan sözcüklerin başka sözcükler ile değiştirilmesi ya da sözcüklerin cümle içerisindeki yerlerinin değiştirilmesi anlatım bozukluğuna yol açar.
Örnek – 5
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yoktur?
A) Üzüm üzüme baka baka büyür.
B) Akacak kan vücutta durmaz.
C) Mum dibine ışık tutmaz.
D) Bu laflara karnım doydu.
E) Artık hiçbir şeyin tadı tuzu yok.
7) Cümlede Anlam Belirsizliği
Cümlede anlam belirsizliği iki farklı durumda oluşur.
a) Noktalama işareti eksik kullanmak anlam belirsizliğine yol açabilir. Örneğin:
- Yaşlı adamdan su istedi.
Yukarıdaki cümleden iki farklı anlam çıkarılabilir.
1. Yaşlı bir adamdan su istenildiği
2. Yaşlı birinin, bir adamdan su istediği
Bu belirsizliği gidermek için “yaşlı” ve “adam” sözcüklerinin arasına virgül koyulmalıdır. Doğru cümle:
- Yaşlı, adamdan su istedi.
b) Cümle içerisinde şahıs zamiri belirtilmezse anlam belirsizliği ortaya çıkabilir. Örneğin:
- Kız kardeşini işyerinden aradılar.
Yukarıdaki cümlede kimin kız kardeşinin arandığı belirsizdir. (Senin kız kardeşin mi? Onun kız kardeşi mi?)
Bu belirsizliği gidermek için cümlenin başına şahıs zamiri getirilmelidir. Doğru cümle şu şekilde olur:
- Onun kız kardeşini işyerinden aradılar.
8) Yanlış Yapılandırılmış Sözcükler
a) Meslek belirten kelimeler ile ekler birlikte kullanılamaz:
- Babam vinç operatörcülüğüne başlayacak. (doğrusu: operatörlüğüne)
b) Eklerin olması gereken yerde kullanılmaması ya da olmaması gereken yerde kullanılması anlatım bozukluğu oluşturur:
- Dörtyol ilçesindeki yaşanan kaza haberlere çıktı. (ilçesinde)
B) CÜMLE DÜZEYİNDE ANLATIM BOZUKLUKLARI
Cümle düzeyindeki bozukluklar, tamlamadan kaynaklı yanlışlıklar ve öğeden kaynaklı yanlışlıklar olmak üzere iki bölümde incelenir.
1) Tamlama Yanlışlıkları
Sıfat ve isim tamlamalarında, dil kurallarını aykırı kullanımlar, tamlanan ve tamlayandaki uyumsuzluklar cümledeki anlamı bozar. Bu yanlışlıkları maddeler halinde inceleyelim.
a) Tamlama Eklerinin Yanlış veya Eksik Kullanılması
♦ Ad tamlamalarında, tamlanan unsur çoğunluğu belirtiyorsa, tamlayanda isim-durum (-de) eki kullanılabilir. Ancak tamlanan unsur çoğunluk yerine tümü kapsıyorsa tamlayanda (-de) eki kullanılamaz. Ancak tamlayan eki (-ın) kullanılabilir. Örneğin:
- Taraftarlardan bazıları olay çıkardı. (Doğru)
- Taraftarlardan hepsi olay çıkardı. (Yanlış)
- Taraftarların hepsi olay çıkardı. (Doğru)
♦ Bir cümlede, tamlayan ile tamlanan arasına bir sözcük grubu girdiğinde, tamlamanın ekleri eksiksiz kullanılmalıdır. Eğer tamlamanın ekleri düşürülürse anlatım bozukluğu oluşur. Örneğin:
- Kitaplar, dijitalleşme ile ne kadar geri plana atılsa da, değeri değişmez.
Yukarıdaki cümlede “Kitaplar-ın değeri” tamlaması, araya giren söz grubuyla ayrılmıştır. Ancak tamlama eki (-ın) düşürüldüğü için anlatım bozukluğu oluşmuştur.
b) Tamlayan Eksikliği
Cümle içerisinde olması gereken tamlayan sözcüğün düşürülmesi anlatım bozukluğuna yol açar. Örneğin:
- Kitabı eline aldı ve sayfalarını çevirmeye başladı.
“ve” bağlacından sonra tamlayan sözcük olan “kitabın” getirilmelidir.
- Ahmet, kedilerini çok sever, yiyeceklerini eksik etmezdi.
tamlayan eksikliğini “onların yiyeceklerini” şeklinde düzeltiriz.
c) Tamlama Hatası
Bazen aynı cümlede birlikte bulunan sıfat ve isim tamlamalarının tamlananları ayrı ayrı yazılması gerekirken, sıfat ve isim tamlayanı aynı tamlanana bağlanır. Bu durumda cümle içerisinde anlatım bozukluğu oluşur. Örneğin;
- Bu eser sanatsal ve ifade yönünden dikkatli bir şekilde incelenmelidir.
Yukarıdaki cümlede “yönünden” sözcüğü “sanatsal ve ifade” söz öbeğinin tamlananı durumundadır ve iyelik eki (-ün) almıştır. Ancak “ifade” sözcüğü bir isimken “sanatsal” sözcüğü bir sıfattır ve sıfat tamlamalarında iyelik eki kullanılamaz. Dolayısıyla anlatım bozukluğunu gidermek için her iki sözcüğünde ayrı tamlananı olması gerekir. Buna göre doğru cümle aşağıdaki gibi olur:
- Bu eser sanatsal yönden ve ifade yönünden dikkatli bir şekilde incelenmelidir.
Örnek – 6
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A) Dişlerimizi günde en az iki kere fırçalamalıyız.
B) Öğrenciler okul müdürünün aracına zarar vermişler.
C) Kur farkı nedeniyle konut satışlarında azalma oldu.
D) Bu eser, betimleme ve görsel açıdan incelendiğinde hangi sonuçlara ulaşılır?
E) Karadeniz’i, Akdeniz’den daha çok gördüm.
d) Tamlamalardaki Tekil-Çoğul Uyumsuzluğu
Nicelik belirten belgisiz sıfatlardan ve sayı sıfatlarının ardından gelen isimler çoğul eki almaz. Alırsa anlatım bozukluğu oluşur. Örneğin:
- Bunca çabalarım boşa gitti. (Bunca çabam)
- Birçok olaylar yaşadım. (Birçok olay yaşadım)
2) Öğe Yanlışlıkları
a) Özne yanlışlığı veya eksikliği
Özne yanlışlıkları üç farklı durumda gerçekleşir:
1. Özne Eksikliği
Özne eksikliği, birbirlerine bağlı sıralı cümlelerde görülür. Sıralı cümlelerde iki ayrı yüklem tek bir özneye bağlanırsa anlatım bozukluğu oluşturur. Örneğin:
- Burnu kanamaya başlamış ve dengesini kaybetmişti.
Bu cümlede yükleme “ne kanamaya başlamış?” sorusunu sorduğumuzda özneyi, yani “burnu” sözcüğünü buluruz. Ancak ikinci cümlede “ne dengesini kaybetmişti?” sorunu sorduğumuzda yine “burnu” öznesini buluruz. Ancak dengesini kaybeden burnu olamayacağı için anlatım bozukluğu oluştuğunu görürüz. Bu durum, ikinci cümlenin öznesinin yazılmamasından kaynakladır. O halde doğru cümle aşağıdaki gibi olur:
- Burnu kanamaya başlamış ve o, dengesini kaybetmişti.
2. Olumluluk ve Olumsuzluk Uyumu
Birbirinden bağımsız sıralı cümlelerde özne olumlu ise yüklem de olumlu, özne olumsuz ise yüklem de olumsuz olur. Eğer cümlede özne eksikliği varsa, bu durumdan dolayı uyumsuzluk ortaya çıkar. Örneğin:
- Hiç kimse başaramadı ancak elinden geleni yaptı.
Yukarıdaki cümlede “Hiç kimse” olumsuz bir öznedir. Ancak “yaptı” sözcüğü olumludur. Yani özne-yüklem uyumu sağlanamamıştır. Bu nedenle ikinci cümleye “herkes” öznesi getirilmelidir. Doğru cümle aşağıdaki gibi olur.
- Hiç kimse başaramadı ancak herkes elinden geleni yaptı.
NOT: Hiç kimse, hiçbiri gibi özneler daima olumsuzken, herkes, hepsi, tümü gibi özneler olumludur.
3. Tekillik ve Çoğulluk Uyumu
Genellikle cümlede bulunan özne tekilse yüklem tekil, özne çoğulsa yüklem çoğul olur. Örneğin:
- Sen ve o bu işi başardın. (başardınız)
- Yemeği Ayşe ve Mehmet hazırladı. (hazırladılar)
- O ve sen yarın görüşürsün. (görüşürsünüz)
Ancak bu durumun istisnaları vardır:
♦ İnsan dışındaki varlıkların (hayvan, bitki, diğer kavramlar) özneleri çoğul ise yüklemi tekil olur:
- Soğuktan araçlar çalışmadılar. (çalışmadı)
- Akşam olunca bütün lambalar söndüler. (söndü)
♦ Cümlenin öznesi çokluk bildiriyorsa, cümlenin yüklemi çokluk eki almaz:
- Birçok insan sağ elini kullanırlar. (kullanır)
♦ Zaman bildiren öznelere tekil yüklem getirilir:
- Yıllar ne çabukta geçtiler. (geçti)
- Ağustos ayları, yılın en sıcak aylarıdır. (ayıdır)
♦ “Ne kadar, birer, her türlü, her çeşit, birkaç” sözcüklerinin ardından gelen adlar çoğul ek almazlar:
- Ne kadar insanlar toplanmış, gördün mü? (Yanlış)
- Ne kadar insan toplanmış, gördün mü? (Doğru)
- Her türlü ürünlerin satışını yapıyoruz. (Yanlış)
- Her türlü ürünün satışını yapıyoruz. (Doğru)
Örnek – 7
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu mevcuttur?
A) Biz bugün sana geleceğiz.
B) Sabah olunca hayvanlar yuvasından çıkar.
C) Hayvanlar sıcaktan bunaldılar.
D) Bu duruma sadece birkaç insan itiraz etti.
E) Günler geçmek bilmez.
b) Tümleç yanlışlığı veya eksikliği
Cümle içerisinde bulunan tümleçle yüklem uyumlu olmalıdır. Eğer uyum olmazsa anlatım bozukluğu oluşur. Tümleç-yüklem uyumsuzluğundan kaynaklı anlatım bozuklukları genellikle sıralı ve birleşik cümlelerde görülür. Tümleç, sıralı iki cümleden birisinin yüklemine uyum sağlarken diğer yüklemle uyumsuzluk oluşturur. Bu durumda uyumsuzluk yaşanan yüklem için yeni bir tümleç kullanılır. Tümleç uyumsuzlukları iki farklı başlık altında incelenir:
1. Nesne Eksikliği
Cümle içerisinde nesnenin eksik kullanımı yüzünden oluşan anlatım bozukluğudur. Örneğin:
- Grubumuzun etkinliklerine katılır, hiç aksatmazdı.
Yukarıda geçen cümlede nesne eksikliğinden kaynaklı anlatım bozukluğu vardır. Birinci cümlenin yüklemi “katılır“, ikinci cümlenin yüklemi ise “aksatmaz” sözcükleridir. Cümledeki nesneyi ikinci cümlenin yüklemiyle birleştirdiğimizde “Grubumuzun etkinliklerine aksatmazdı.” cümlesi ortaya çıkar ki bu ifade doğru değildir. Bu nedenle ikinci cümleye de nesne eklememiz gerekir. Cümlenin doğru hali:
- Grubumuzun etkinliklerine katılır, grubumuzun etkinliklerini hiç aksatmazdı.
2. Dolaylı Tümleç Eksikliği
Bağlı cümlelerde, tümleç almayan eylem veya eylemsilerin ortak tümleç ile uyumsuzluğu durumunda anlatım bozukluğu oluşur. Örneğin:
- Buna herkes katlanamaz, başarısız olur.
Yukarıda geçen cümlede “buna” dolaylı tümleci her iki cümlenin ortak öğesi olarak kullanılmıştır. Ancak ikinci cümle ile birleştirdiğimizde “Buna başarısız olur.” cümlesi ifade bozukluğuna yol açar. Bu nedenle ikinci cümleye yeni bir nesne öğesi getirilmelidir. Cümlenin doğru hali ise:
- Buna herkes katlanamaz, bunda başarısız olur.
Örnek – 8
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Şehre yaklaşıyor muyuz, yoksa uzaklaşıyor muyuz?
B) Onu yanına çağırıp onunla görüştü.
C) Yaptıklarının sorumluluğunu hep yanında taşıdı.
D) Bu inatçılığın beni öldürüyor.
E) Aylar geçtikçe günler daha yorucu oluyor.
c) Yüklem eksikliği
Bağlı ya da sıralı cümlelerde birden fazla yargı için tek bir yüklem kullanılırsa anlatım bozukluğu oluşur. Örneğin:
- Makarnayı çok, patatesi hiç sevmem.
Birinci cümlede yüklem eksikliğinden kaynaklı anlatım bozukluğu vardır. Doğru cümle “Makarnayı çok severim, patatesi hiç sevmem.”
d) Ek eylem eksikliği
Ek eylemlerin (-imiş, -idi, -se vs.) eksik kullanılması cümlede anlatım bozukluğu oluşturur. Bu hata genelde, sıralı veya bağlı cümlelerde birinci cümle olumlu ve ikinci cümlenin olumsuz olduğunda, birinci cümleye ek eylem getirilmemesi ile oluşur. Örneğin:
- Düşüncelerinde ısrarcı; ama inatçı değildi. (Yanlış)
- Düşüncelerinde ısrarcıydı ama inatçı değildi. (Doğru)
- Bir var, bir yokmuş. (Yanlış)
- Bir varmış, bir yokmuş. (Doğru)
e) Yardımcı fiil ve fiilimsi eksikliği
Cümle içerisinde art arda sıralı öğeleri aynı öğeye bağlandığında anlatım bozukluğu oluşabilir. Örneğin:
- Dolaptaki vişne suyunu, böreği yemeyi unutma.
Bu cümlede sıralı öğeler aynı yükleme bağlanmış ancak börek yenirken vişne suyu yenilmez, içilir. Bu anlatım bozukluğunu yardımcı fiil ile çözeriz:
- Dolaptaki vişne suyunu içmeyi, böreği yemeyi unutma.
f) Çatı Uyumsuzluğu
Etken ve edilgen fillerin, aynı cümle içerisinde birlikte kullanımı anlatım bozukluğuna yol açabilir. Örneğin:
- Doktora muayene edildikten sonra rapor kağıdı almalısınız.
Bu cümlede “edilmek” eylemi edilgen yapıdadır. Ancak “almak” eylemi ise etken yapıdadır. Eylemi gerçekleştirecek kişi belli olduğuna göre cümle içerisinde edilgen fiil olmamalıdır. Cümlenin doğru hali aşağıdaki gibidir:
- Doktora muayene olduktan sonra rapor kağıdı almalısınız.
Tebrikler! Anlatım Bozuklukları konusunu bitirdiniz. Ancak biz yine de en çok soru gelen bölümler üzerinde hızlı bir örnek tekrarı yapalım.
ANLATIM BOZUKLUĞU ÖRNEKLERİ
1) Eş anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılması
Babası çok zengin ve varlıklı bir aileden gelmiş. | zengin-varlıklı |
Bu maddeyi sıfırın altında, eksi 273 dereceye soğuttular. | sıfırın altında-eksi |
Gençliğinde amelelik, hamallık yapmış. | amele-hamal |
Gitarın sesi, tınısı ayrı bir güzel. | ses-tını |
2) Anlamı cümledeki diğer kelimelerde bulunan gereksiz sözcük kullanımı
Sınav günü yaklaştıkça, heyecanım gittikçe artıyor. | yaklaştıkça-gittikçe |
Deneyimlerimiz ve tecrübelerimiz bize yol gösterir. | deneyim-tecrübe |
Yaklaşık olarak aşağı yukarı on gündür kayıp. | yaklaşık-aşağı yukarı |
Şirket,her geçen gün büyüyüp gelişmekte. | büyüme-gelişme |
3) Kullanılması gereken sözcük yerine başka anlamı veren benzer bir sözcük kullanımı
Bu, Ankara’ya özel bir durumdur. | (özgü) |
Görmeyeli saçların bayağı büyümüş. | (uzamış) |
Şirketin batmasını sana borçluyuz. | (senin yüzünden) |
Konuşmasına insanların etkisi olumluydu. | (tepkisi) |
4) Birbirleri ile çelişen kelimelerin cümle içinde birlikte kullanılması
Şüphesiz bunu gözardı etmemiş olmalı. |
Yaklaşık olarak bundan tam on sekiz yıl önce başladı. |
Eminim ki evine varmıştır. |
Yanlış hatırlamıyorsam, kalemimi en son senin elinde gördüğüme eminim. |
5) Eklerin hatalı kullanılması
Onun piyano çalınmasına ilgisi hiç azalmadı. | çalmaya |
Bize ne zaman tanıştıracaksın? | bizi |
Misyonumuz ihracatta birinci olmamızdır. | olmaktır. |
6) Özne eksikliği
İnsanlar ona bakmıyor, görmezden geliyorlardı. | İnsanlar ona bakmıyor, onu görmezden geliyorlardı. |
Onun anlattıklarını duymuyor, bildiğini okuyordu. | Onun anlattıklarını duymuyor, kendi bildiğini okuyordu. |
7) Nesne eksikliği
Bu kararda anlaşın ve uygulayın. | Bu kararda anlaşın ve kararı uygulayın. |
Söylenenleri duyuyor ancak aldırış etmiyordu. | Söylenenleri duyuyor ancak söylenenlere aldırış etmiyordu. |
Yaptığını onaylamıyor, gitmeni istiyorum. | Yaptığını onaylamıyor, buradan gitmeni istiyorum. |
8) Tümleç eksikliği
Yaşananları iyi değerlendirmeli, ders çıkarmalıyız. | Yaşananları iyi değerlendirmeli, olaylardan ders çıkarmalıyız. |
Bu zorlukların altından nasıl kalktı, nasıl göğüs gerdi? | Bu zorlukların altından nasıl kalktı, zorluklara nasıl göğüs gerdi? |
9) Düşünce ve mantık hataları
Yarına duyduğum hasretle yaşıyorum | (Geleceğe özlem duyulamaz.) |
Onu biraz tanımasına rağmen herşeyini bilir. | (Biraz tanımak-Herşeyini bilmek) |
10) Fiillerin, ek eylemlerin yanlış ya da eksik kullanılması
Az ya da hiç çalışmadan yaşanabilir mi? | Az çalışarak ya da hiç çalışmadan yaşanabilir mi? |
Telefon çok güzel ama ekranı küçüktü. | Telefon çok güzeldi ama ekranı küçüktü. |
Ben sana sevdicek, sen bana balım derdin. | Ben sana sevdicek derdim, sen bana balım derdin. |
Sıcağı çok, soğuğu hiç sevmez. | Sıcağı çok sever, soğuğu hiç sevmez. |
11) Tamlama yanlışlıkları
Ülkemiz jeolojik (açıdan) ve kaynak açısından önemli bir yere sahiptir. |
Paragraftaki ana düşünce(-yi) ve yazım yanlışlıklarını bulunuz. |
Türkiye, suriyeli mültecilere tıbbi (yardım) ve gıda yardımı yapmaktadır. |
Bir sonraki konuda görüşmek üzere, hoşçakalın.